Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Bursa’da düzenlediği basın toplantısında gündeme dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ekonomik krizden sığınmacı sorununa, organize suçlardan orman yangınlarına kadar birçok başlıkta hükümete sert eleştiriler yönelten Özdağ, TBMM’de Abdullah Öcalan’la ilgili görüşmeler yapıldığı iddialarına da tepki gösterdi.
Ekonomik tabloyu “kriz” değil, “buhran” olarak niteleyen Özdağ, “Türkiye zenginleşirken, Türk halkı hızla fakirleşiyor. Küçük bir azınlık servetine servet katarken, geniş kitleler yoksullukla boğuşuyor” dedi.
AK Parti’nin zincir marketlerde “Cumhur Reyonu” oluşturma planına da sert tepki gösteren Özdağ, “Süpermarketin diğer reyonlarını Trump mı yönetiyor da Cumhur Reyonunu Erdoğan yönetiyor? Bu bir çözüm değil, ekonomik komedidir” diye konuştu.
TÜİK verilerine yönelik eleştirilerde bulunan Özdağ, “Madem gerçek veriler açıklanmıyor, TÜİK kapatılsın, verileri Alman İstatistik Kurumu’ndan alalım” diyerek veri manipülasyonuna dikkat çekti.
Zafer Partisi’nin göç politikalarının merkezinde yer alan **“Anadolu Kalesi Projesi”**ni bir kez daha gündeme getiren Özdağ, Türkiye’de 13 milyondan fazla sığınmacı ve kaçağın bulunduğunu söyledi. Bu durumun yalnızca ekonomik değil, demografik ve güvenlik açısından da tehdit oluşturduğunu vurgulayan Özdağ, çözümün kapsamlı ve kararlı devlet politikalarıyla mümkün olacağını belirtti.
Bursa’daki orman yangınları üzerinden iklim krizine de değinen Özdağ, yangınla mücadelede daha modern ve radikal çözümler gerektiğini ifade etti. Özdağ’ın önerileri arasında:
Orman tabanının köylülerce temizlenmesi ve bu malzemenin devlet tarafından satın alınması
Yangın öncesi ormanlara deniz suyu taşınması için boru hatlarının kurulması
Orman içinde göletlerin oluşturulması
İtfaiye teşkilatının personel ve ekipman açısından güçlendirilmesi
yer aldı. Özdağ, Azerbaycan’dan gelen yangın söndürme ekiplerinin daha gelişmiş donanıma sahip olmasını da “akıl almaz bir ihmal” olarak nitelendirdi.
Artan organize suç ve çeteleşmeye de dikkat çeken Özdağ, “Suça sürüklenen çocuk” tanımının sorunun gerçek boyutunu küçülttüğünü söyledi. Sokakta yaşayan ya da ailesiz kalan çocukların çeteler tarafından kolayca kullanılabildiğine değinen Özdağ, “Sokak çocuğu olmaz, ailesi olmayan her çocuk devletin çocuğudur. Devlet bu çocukları sahiplenmeli ve onları yalnız bırakmamalıdır” dedi.