Yazı başlığı Shad Helmstetter’in kitabının adından alındı. Yazar kitabının bir yerinde “Bazı insanlar yakınarak yaşamayı seçerlerken bazı insanlar da yaşamayı seçerler. Bir sorununuz olduğunda seçim yapmaktan kaçmayın. Seçim yaparsanız kendinizi daha iyi hissedersiniz. Unutmayın ki yönümüzü belirleyen büyük seçimlerimiz, varacağımız noktaya bizi ulaştıran ise küçük seçimlerimizdir.” demektedir.
Hayatımız boyunca sürekli kararlar vermek zorundayız. Gerek dışarıdan gerekse içeriden, bedenimizden, gelen uyarılar bizi sürekli karar vermeye mecbur bırakır. Bazı şeyleri yapmaya karar veririz, bazı şeyleri de yapmamaya… Yani biz bir şeyleri seçerken, karşılığında çok daha fazlasından vazgeçeriz ve bu nasıl bir hayat yaşayacağımızı belirlemede önemli bir rol oynar. Bunun yanı sıra sürdürdüğümüz hayattan aldığımız geri bildirimler kişiliğimizi oluştururken, kişiliğimiz de seçimlerimize etki eder ve yaşam ile aramızda süregiden dinamik etkileşim ömrümüze damgasını vurur.
Kişinin, kendisiyle ilgili seçimleri sadece kendi iradesine bağlı değildir. Sosyal bir varlık olması nedeniyle toplumsal koşullar, fiziki bir ortamda yaşadığı için tabiatın ortaya koydukları, bunların içinde bütüncül bir varlık olarak yer aldığından bedeninin söyledikleri çerçevesinde, kapasitesiyle hemhal olmuş iradesiyle seçimlerini yapmaktadır.
Kişinin kendisiyle ilgili seçimi, sadece kendisini değil, yakın çevresini ve toplumdaki yerine göre toplumu da etkiler.
Kişinin seçimi toplumu, yaşadığı ülkeyi, bir adım daha atarsak dünyayı da etkileyebilecek duruma gelmesi insanlık tarihine göre yakın bir zamanda gerçekleşti..
İmparatorluklar, krallıklar yıkılıp öyle ya da böyle demokrasiler yaygınlaştıkça, siyaseti tabana yaymada önemli bir araç olan yurttaşların oy hakkı hayata geçtikçe, kişisel seçimlerin toplumsal sonuçları daha belirgin olarak ortaya çıkmaya başladı.
Kişilerin yapacakları seçimleri etkilemeye yönelik algı çalışmaları, kararlarına hakim olmak için çeşitli manipülasyonların ortaya konması, kafalarının karıştırılmaya çalışılması, seçimi kişinin kendi yaptığı gerçeğini değiştirmiyor.
İnsanın kendi kişisel kararını vermesinde tek başına iradenin yetmemesi, seçiminin birçok koşullardan etkileniyor olması gibi toplumu ilgilendirecek seçimlerinde de kararını şekillendiren birçok şeyin işin içine girmesi seçimin kişiselliğini ortadan kaldırmamaktadır.
‘Hangi nitelikte insanın toplumu ilgilendirecek seçimleri yapabileceği’ konusu asırlardır tartışılmaktadır. Artık günümüz gerçekliği bu tartışmaya son vererek seçimin kişiselliğini daha da pekiştirmiştir.
Seçim kişisel olsa da sonuçları çevresel ve toplumsaldır.
Kişisel seçimlerin, çevresel ve toplumsal sonuçlara etkisi en çok siyasi seçimlerde olmaktadır. Zira toplumun, ülkenin nasıl yönetileceğini, bunun için nelerin seçilip, nelerden vazgeçileceğini, diğer toplum ve ülkelerle ilişkilerin nasıl kurulacağını, tabiat ile ilişkimizin nasıl olacağını, nasıl yaşacağımızı, nasıl üretip nasıl paylaşacağımızı büyük oranda seçimimizle iktidara getirdiklerimiz belirlemektedir.
Birkaç gün sonra böyle bir seçimle yüz yüze olacağız. Hem cumhurbaşkanını hem de milletvekillerini seçmek için sandığa gideceğiz. Kişisel seçimimiz, hayatımızı, ülkemizi, çevre ülkeleri hatta dünyayı etkileyecek sonuçlar doğuracaktır.
Bunu kişisel tercihimizle kullandığımız tek tek oyların toplamı hayata geçirecek.
Kişisel seçimimizin toplumsal sonuçlara yoğun olarak yansıyacağı bu seçimde;
Kucaklaşma mı, kutuplaşma mı?
Nezaket mi, kabalık mı?
Hoşgörü mü, şiddet mi?
Huzur mu, huzursuzluk mu?
Dayanışma mı, didişme mi?
Özgürlük mü, baskı mı?
Demokrasi mi, otokrasi mi?
Galebe çalacak; bizim kişisel seçimlerimiz belirleyecek.
‘Yönümüzü belirleyen bu büyük seçimde’, yönümüze karar vereceğiz ve her zaman olduğu gibi kişisel seçimimizin toplumsal sonuçlarını hep birlikte yaşayacağız.
Güzel yaşayacağız!
Related Stories
Nisan 25, 2023
Nisan 19, 2023
Nisan 5, 2023