DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, fındık alım fiyatlarının açıklanmasına sayılı günler kala yaptığı değerlendirmede, “Türkiye fındık üretiminde dünya lideri, ancak üreticimiz hala mağdur. Üreticinin emeği belirsizlik içinde heba edilmemeli. Açıklanacak alım fiyatı, hem maliyetleri karşılamalı hem de emeğin hakkını tam olarak teslim etmelidir” dedi.
DEVA Partili Hasan Karal, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin dünya fındık üretiminin yüzde 70’inden fazlasını karşıladığını söyledi. Karadeniz bölgesinde yaygın olarak üretilen fındığın, ülke ekonomisi ve tarım sektörü için büyük bir katma değere sahip olduğunu kaydeden Karal, “Bu üretim gücünün, üreticiye refah olarak dönmediğini üzülerek gördüklerinin altını çizdi. Fındıkta hala stratejik bir planlama ve uzun vadeli vizyon olmadığını kaydeden Karal, Karadenizli üreticilerin, piyasa aktörlerinin insafına terk edilmemesi uyarısında bulundu.
“Alım fiyatı sezonluk değil, sürdürülebilir bir anlayışla belirlenmeli”
Milletvekili Karal, üreticiyi zora sokan zirai don felaketi, artan gübre maliyetleri ve bilimsel temelden yoksun tarım politikalarının, fındıkta yaşanan krizin derinleşmesine neden olduğunu vurguladı. Yıllardır hasat öncesi yapılan rekolte açıklamalarıyla fiyatların baskılandığını, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin ise ya geç müdahale ettiğini ya da hiç etmediğini vurgulayan Karal, sözlerini şöyle sürdürdü:“Üretici, her geçen gün artan maliyetlerle mücadele ederken bir de belirsiz alım fiyatlarının yüküyle baş başa bırakılmamalıdır. Devlet, üreticisinin yanında durmalı, alın teri kimsenin insafına terk edilmemelidir. Çünkü üreticiye sahip çıkmak, yalnızca bir kesimi değil, aynı zamanda ekonomik istikrarı ve toplumsal huzuru korumak anlamına gelir. Fındık alım fiyatı, sadece bir sezonluk hesapla değil emeğin hakkını teslim eden, üretimin sürdürülebilirliğini güvence altına alan uzun vadeli bir anlayışla belirlenmelidir. Maliyeti görmezden gelen, emeği yok sayan bir fiyat politikası; ne üreticiyi yaşatır, ne tarımı ayakta tutar. Bu noktada Toprak Mahsulleri Ofisi’nin sorumluluğu büyüktür. TMO’nun görevi, çiftçiyi piyasanın insafına bırakmak değil; zamanında ve kararlı adımlarla devreye girerek üreticiyi korumaktır. Aksi halde üretici ezilir, emek değersizleşir, tarımın kökleri zayıflar.”