banner

FEYYAZ GÜZEL

Seneler önce sevgili dostum Veli Mert “Hepimiz hayatın içine doğuyoruz, bu ortak noktamız, bizi zamanla ayıran, bizi bir birimizden farklılaştıran hangi hayatın içine doğdumuzdur.” demişti; ‘Coğrafya kaderdir’ misali, içine doğulan..

FEYYAZ GÜZEL
Yayınlanma: Güncelleme: 319 views
banner

Seneler önce sevgili dostum Veli Mert “Hepimiz hayatın içine doğuyoruz, bu ortak noktamız, bizi zamanla ayıran, bizi bir birimizden farklılaştıran hangi hayatın içine doğdumuzdur.” demişti; ‘Coğrafya kaderdir’ misali, içine doğulan hayatın neliği de kaderdir demeye getirmişti.
Çok üzerinde durmasam da bu sözü, aklımın bir kenarına yazmışım. Ulaş, büyük oğlum, şu anda Londra’da bir üniversitede akademisyen, “Ne yaparsam yapayım bu hayatta annemin ve senin aldığın yolu alamam” dedi, bir gün durup dururken. Meraklı gözlerle baktığımı görünce açıklama gereğini duydu: “Annemin ve senin hayata başladığınız ve geldiğiniz yer arasındaki farkı, benim başladığım yerden kapatmam mümkün değil” diye devam etti.
O zaman sevgili dostum Veli Mert’in o sözü aklıma geldi. Ne demek istediğini anlar gibi oldum. O anda seneler önce aynı hastanede çalıştığımız dahiliye uzmanı Dr. Mustafa Çelikkalkan abimizin sözü çınladı kulaklarımda; “Hayata nereden başladığın, yaşamın nasıl akacağını, nereye gideceğini, ne kadar gideceğini belirler.”
Anı, anıyı davet etti. Asistanlığımda ameliyat ettiğimiz, ameliyat sonrası takibini yaptığım genç kominin çalıştığı aşçı dükkanına öğle yemeği davetine gittim. Laflarken ağabeyinin İzmir Kordondaki namlı balık restoranlarından birinde çalıştığını ve daha yeni komilikten garsonluğa geçtiğini söyledi. Öyle bir sevinç ve gururla söyledi ki bunu, yüzü ve ses tonu hala hafızamda tazeliğini korur. İçine doğdukları hayatta bunun ne kadar önemli bir sıçrama olduğu ancak bu kadar anlatılabilirdi.
Feyyaz Güzel’i tanıyınca bu söz tekrar geldi aklıma. Ancak biraz değişmişti: Hangi hayatın içine doğduğun kaderin olsa da onu bir nebze de olsa değiştirme gücün vardır.
Feyyaz Güzel, Silvan’da bir birini çok seven bir anne ve babanın beş çocuktan üçüncüsü olarak sevgi dolu bir ailede dünyaya gelir.
Bu sevgiyi uzun süre yaşayamaz. Annesi beş yaşlarında ölür. Babası tekrar evlenir ve iki kardeşleri daha olur. Feyyaz sekiz dokuz yaşlarına geldiğinde babası gurbette çalışırken trafik kazasında bu dünyadan göçer.
Artık hem annesiz hem de babasızdırlar.
Üvey anneleri, amcalarıyla evlendirilir ve amca yeni karısını ve onun iki çocuğunu alır, Feyyaz ve kardeşlerini Silvan’da bırakarak, başka bir kente göç eder.
En büyüğü 12 yaşında beş kardeş dede ve akrabalarının gözetiminde, kendi evlerinde bir birlerinin annesi babası olarak yaşamaya başlarlar. Geçimlerini su, simit satarak, ayakkabı boyayarak kendileri sağlarlar. Abla çocuk yaşta evlendirilir, abi de bir süre sonra evden ayrılır.
Feyyaz üç kardeş kaldıkları evde, evin en büyüğüdür artık.
Silvan’da geçim zordur. Amca akraba baskısı yamandır. Kardeşlerini dede ve akrabalarına bırakarak bir arkadaşıyla gizlice İzmir’e gitmeye karar verirler. Paraları ancak tren biletine yeter ve uzun bir tren yolculuğundan sonra aç, susuz İzmir’e varırlar.
13-14 yaşlarındadır. Önceden İzmir’e gelmiş bir arkadaşının yanına gider. Arkadaşı ona bir aşçı dükkanında iş bulur. Dükkan sahibi dükkanda kalmasına izin verir. Kısa süre sonra Kadifekale de bir gazinoda bardakçı olarak işe başlar. Ücreti daha iyidir. Çalışkanlığı ve naifliğiyle şefinin dikkatini çekmesi uzun sürmez. Komi olmak ister misin diye sorar, şefi. Kabul eder, ama komiliğin ne olduğunu bilmez, endişeyle bir garsona sorar ve öğrendikleriyle rahatlar.
Komi olunca salona girer, gözü gönlü açılır. Ülke çapında tanınmış birçok kadın ve erkek sanatçı çıkar sahneye. İyi giyimli birçok insana hizmet etmekte üstelik de bahşiş almaktadır.
Gazinoda birleştirdiği sandalyelerden bir yatak yapar kendine, orada yatıp kalkar. Beraber çalıştığı arkadaşlarının bazıları gibi kumar, içki ve esrar ile işi olmaz. İşine ve biriktirdiği paraya bakar. Kazandığı paranın bir kısmını düzenli olarak kardeşlerine gönderir.
Zamanla o büyük sıçramayı yapar ve gazinoda garson olur. Patronları tarafından güvenilen, müşterilerce sevilen…
Mesleğinde ikinci sıçramayı da yapar. Şef olur ve çalıştığı yerlerde liyakati, adaleti, çalışkanlığı, naifliğiyle patronların gözdesidir. Garsonlar sever Feyyaz Güzel’i. Müşteriler memnundur Feyyaz Güzel ve ekibinden.
Askere gider. Asker dönüşü dayısının kızıyla biraz da törelerinin baskısıyla evlendirilir. İki elle çalışır, para biriktirir ve ev sahibi olur, kiradan kurtulur.
Mesleğin ağırlığı da binince iki kızı büyüyene kadar ancak dayanır evliliği ve ayrılırlar. Kızlarına olan sorumluluğunu aksatmadan sürdürür.
İzmir ve Artur’da bir süre birlikte çalıştığı işletmeci sevgili Hasan Atilla, Ayvalık’ta kendi balıkçı restoranını açınca Feyyaz’ı Ayvalık’a davet eder.
Benim yolum da Feyyaz ile bu mekanda kesişti. İçine doğduğu hayatta kaybolup gitmeye direnen ve kaderini kendi eliyle yazan bir kişi olarak karşıma dikildi.
Sadeliğini, çalışkanlığını, içtenliğini burada da sürdürüyor.
Yeniden evini aldı ve yeniden bir yuva kurdu, benim de yakından gözlediğim yeniden baba olma heyecanını yaşadı, yaşıyor.
İçine doğduğu hayatın tüm olumsuzluklarının kendisine çizdiği kadere direnip onu yeniden yazan çok insan vardır biliyorum.
Bunun iyi örneklerinden biri olan soyadı gibi güzel Feyyaz Güzel’i, onun ve onun gibi kaderine direnen, kendi kaderini yeniden yazan insanların emeğine saygı gereği yazdım.
Selam olsun kaderine direnenlere, onu yeniden yazanlara!..

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.