Türkiye, Yunanistan’ın Batı Trakya ve Oniki Adalar’da yaşayan Türk azınlığa karşı uyguladığı ayrımcı politikaları ve uluslararası hukuk ihlallerini Birleşmiş Milletler (BM) gündemine taşıdı. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Yıldız’ın imzasıyla BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan resmi yazıda, Atina yönetiminin yıllardır süren sistematik hak ihlalleri ayrıntılarıyla ele alındı.
Bu önemli adım, özellikle Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından memnuniyetle karşılandı. Dernek, Türkiye’nin bu konudaki kararlılığının uluslararası alanda yankı bulmasının, Batı Trakya ve adalardaki Türk topluluklarının sesi açısından büyük bir kazanım olduğunu vurguladı.
Türkiye, BM’ye sunduğu metinde Yunanistan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını yıllardır ısrarla görmezden geldiğini ve bu durumun uluslararası hukukla açıkça çeliştiğini ifade etti. Özellikle “Türk” ve “azınlık” ifadelerini taşıyan derneklerin resmi olarak tanınmaması ve tescil taleplerinin reddedilmesi nedeniyle Yunanistan’ın AİHM tarafından dört ayrı davada mahkum edildiği, ancak bu kararların yaklaşık 20 yıldır uygulanmadığı vurgulandı.
Büyükelçi Ahmet Yıldız, BM Güvenlik Konseyi’ne hitaben yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Yunanistan, Batı Trakya ve Oniki Adalar’daki Türk ve Müslüman azınlığa yönelik ayrımcı uygulamalarını sürdürmekte; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını yok sayarak uluslararası yükümlülüklerini ihlal etmektedir. Uluslararası toplumu, bu uzun süredir devam eden insan hakları ihlallerine karşı sessiz kalmamaya davet ediyoruz.”
Türkiye’nin BM’ye sunduğu resmi belgede, Batı Trakya ve Oniki Adalar’da yaşayan Türk azınlığın maruz kaldığı temel hak ihlalleri başlıklar halinde şu şekilde sıralandı:
Dini Özgürlüklerin Kısıtlanması: Türk azınlık, dini liderlerini özgürce seçme hakkından mahrum bırakılıyor. Yunan hükümeti, azınlığın seçtiği müftüleri tanımıyor; yerine atama yoluna giderek dini özerkliği ihlal ediyor.
Eğitime Erişimin Engellenmesi: Türk çocukları için çift dilli (Yunanca-Türkçe) anaokulları açılması yönündeki talepler Yunan makamları tarafından sistematik biçimde reddediliyor. Bu durum, kültürel kimliğin korunmasını ve anadil eğitimini tehdit ediyor.
Oniki Adalar’daki İhmal: Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türk azınlık, Türkçe eğitim, ibadethane ve mezarlık gibi temel dini ve kültürel ihtiyaçlardan mahrum bırakılıyor. Devlet, bu alanlarda hizmet sunmaktan bilinçli şekilde kaçınıyor.
Türkiye, Yunanistan’dan AİHM kararlarını gecikmeden uygulamasını, azınlık haklarına uluslararası hukuk çerçevesinde saygı göstermesini ve ayrımcı uygulamalara son vermesini talep etti. BM’ye sunulan bildiride, Yunanistan’ın, Lozan Antlaşması başta olmak üzere uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini ihlal ettiği net şekilde ifade edildi.
Ayrıca, Atina yönetiminin, Batı Trakya ve Oniki Ada Türklerinin haklarını tanımada sergilediği inkarcı ve baskıcı tutumun sadece Yunanistan’ın iç meselesi olarak görülemeyeceği; bu durumun bölgesel istikrarı ve uluslararası insan hakları hukukunu doğrudan ilgilendirdiği belirtildi.
Türkiye’nin girişimi, Batı Trakya ve Oniki Ada’daki Türk toplumunu temsil eden sivil toplum kuruluşları tarafından da memnuniyetle karşılandı. Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’nin Yunanistan’daki soydaşlarımızın hak mücadelesini BM’ye taşıması, sesimizin uluslararası alanda duyurulması açısından çok kıymetlidir. Geç kalınmış olsa da son derece yerinde bir adımdır. Bu konuda atılacak her uluslararası girişim, hem mevcut baskıların azalmasına hem de kamuoyunun farkındalığının artmasına katkı sağlayacaktır.”
Türkiye’nin Yunanistan’ın ayrımcı politikalarını Birleşmiş Milletler gündemine taşıması, sadece diplomatik bir girişim değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları hukukunun uygulanması adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Önümüzdeki dönemde BM ve ilgili kuruluşların bu çağrıyı nasıl değerlendireceği ve Atina yönetiminin nasıl bir karşılık vereceği, bölgedeki Türk azınlıkların geleceği açısından belirleyici olacak.